Page 30 - Pendik Eğitim Dergisi
P. 30
Akif’in hem Arap dil
ve edebiyatını hem de
Türkçe grameri çok iyi
bilmesi sebebiyle, TBMM
tarafından Kur’an’ın
Türkçe meâlinin yapılması
Duygu PARMAKSIZ görevinin, bu işi yapacak
Prof. Dr. M.Tayyip Okiç AİHL Mes.Ders.Öğr.
en uygun kişi olması
Mehmet Akif’in Kur’an ile olan ilişkisini kaleminden dökülen dolayısıyla kendisine
tüm dizelerinde açıkça görmek mümkündür. Şiirlerinin bütünü verilmesi de, onun Kur’an
incelendiğinde en çok “Kur’an” isminin zikredildiği görülür. O, ayetler ile olan bağının ne kadar
üzerinde uzun uzun tefekkür eder ve yazdığı her mısrayı bir ayetle sağlam olduğunu göstermesi
buluşturur ve onları akıl süzgecinden geçirerek yazardı. Mehmet Akif’in bakımından ehemmiyet arz
bu özelliği onu “Kur’an şairi Mehmet Akif Ersoy” yapmıştır. etmektedir.
Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı, Akif uzun bir süre, kendisine
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı. gelen bu teklifi reddetmiştir.
Onun gerek şiirlerinin, gerekse diğer eserlerinin temel kaynağının Fakat bu iş için Diyanet
Kur’an olduğu aşikardır. Mehmet Akif yaşadığı dönemin Kur’an ile olan tarafından görevli olarak
ilişkisini eleştirdiği bir şiirinde de şunları söylemektedir: gelen Aksekili Ahmed
İbret olmaz bize, her gün okuruz ezber de! Hamdi Bey’in ısrarları ve
Yoksa bir maksat aranmaz mı bu ayetlerde? Akif’in çok sevdiği diğer
Lafzı muhkem yalınız, anlaşılan, Kur’an’ın: dostlarını da araya koyması
Çünkü kaydında değil, hiçbirimiz ma’nanın: neticesinde, “adına meâl
Ya açar Nazm-ı Celil’in, bakarız yaprağına; denmesi ve Elmalılı’nın
Yahud üfler geçeriz bir ölünün toprağına. tefsiri ile bir arada
İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyla bilin, basılması” şartıyla teklifi
Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için! kabul etmiştir.
Akif, Kur’an hakkında konuşma ve yazmanın mesuliyetli bir iş
olduğunun farkında bir düşünce adamı idi. Akif’in hem Arap dil ve
edebiyatını hem de Türkçe grameri çok iyi bilmesi sebebiyle, TBMM
28