Page 41 - Pendik Eğitim Dergisi
P. 41
içinde kalırlar. Zorluklar mübahi mahdut fanilerden idim.
içinde Hicaz Demiryolu’nun Sesim değil, nefesim çıkmıyordu:
el-Muazzam İstasyonu’na Şimdi sizlere bir hakikati iblağ
sığınırlar. Âkif burada dostu edeyim… Çanakkale Destanı’nı
Eşref Bey ve Mısırlı Mahmud Mehmet Âkif, Hicaz yolculuğu
Bey’den Çanakkale Zaferi devam ederken daha yolda yazdı
müjdesini alır. Gurbet ellerde ve ancak ondan sonradır ki tabiî
bile vatanını düşünen o hisli hüviyetine girdi.”
şair gözyaşlarına hâkim Safahat’ın altıncı kitabı olan
olamaz ve dostları ile sarılarak Asım’ın son şiiri bu şiirdir.
dakikalarca ağlar. Eşref Âkif’in yıllardır beklediği ruh
Edip’in ifadesine göre o an onu bu seyahatte bulmuştur.
Âkif, Rabbine şöyle dua eder: “Âsım’ın nesli... diyordum ya...
“Şu Çanakkale’de dövüşen nesilmiş gerçek: / İşte çiğnetmedi
kahramanları yazmadan nâmûsunu, çiğnetmeyecek.”
canımı alma! Yoksa gözüm dediği neslin ümidini orada
arkada gider.” Gerçekten de hissetmiştir.
Daha önceki görevi ile Berlin’i Âkif o gece uyuyamamış ve Sonuç olarak Mehmet
gören Âkif, bu görevi ile de zihninde planladığı ‘Çanakkale Âkif, Necid seyahatinde
Arap yarımadasının halini Şehitlerine’ şiirini kaleme fen ve ilimden mahrum
yakinen görecek ve bu iki ayrı almıştır. Eşref Bey o anları olan İslam Dünyası’nın
dünyanın karşılaştırmasını şöyle anlatır: perişan halini görmüş, bu
zihninde yapacaktır. Heyet “El- Muazzam müşahedeleri ile kalbinde
önce Şam’a varır ve burada İstasyonu’ndaki o çöl gecesi, büyük sızılar hissetmiştir.
Dördüncü Ordu kumandanı heyecan ve edebi kudretini, Tüm bu acılarla Efendimiz
Cemal Paşa ile görüşürler. vatanının ve milletinin saadeti, (s.a.v)’in kabri şerifi başında
Mehmet Âkif burada Arapça istiklali, fazileti uğruna içini en sevdiğine dökmüş ve
bir hutbe irad eder ve halk vakfetmiş büyük bir şairin, Allah’tan yardım istemiştir.
adeta hayran kalır. rabbani ve ilahi olduğuna Duaları müstecab olmuş
şüphe olmayan heyecan ve vecdi ve Çanakkale Zaferi ile
Bu seyahati sırasında çölün andıran istiğrakına şahit oldu. bir çocuk gibi sevinmiş ve
ıssız yerlerinde Mehmet Âkif âdeta cezbe halinde idi… gözyaşı dökmüştür. Âkif
Âkif’in korkmadığı, (…) etkilendiği bu dünyadan
yanındakilere fıkra “Ya Rabbi!... Bana bu destanı, vatanına dönerken yeni bir
anlatarak onlara güven bir aciz kulunun ifadesinin enerji ile dönmüş ve bundan
vermeye çalıştığını azamisi içinde yâd edebilmenin sonraki hadisatlarda Asım’ın
arkadaşları tarafından saadet ve imkanını bahşet. Bu neslinden ümitvâr olmuştur.
nakledilmektedir. ulvî vazifeyi bana nasip et, sonra
emanetini al. Bana bu lütfu BİBLİYOGRAFYA
çok görme. İn’am ve ikramının Cemal Kutay, Necid
namütenahi hazinesinden bu Çöllerinde Mehmet Âkif,
aciz kulunun şu duasını bargâh-ı İstanbul: Tarih Yayınları, 1963.
uluhiyetinde kabul eyle..” Eşref Edip Fergan, Mehmed
Ve duası hıçkırıklarla Âkif Hayatı Eserleri ve Yetmiş
kesiliyordu. Sabahı böylece Muharririn Yazıları, İstanbul:
bulduk. Onu teskin etmek ne Beyan Yayınları, 2010, s.93, 95, 442.
mümkündü ne de aklıma böyle Hasan Basri Çantay,
bir müdahale geliyordu. Bu, bir Âkifname - Mehmed Âkif,
heyecan ve ilham manzarasıydı İstanbul: Erguvan Yayınları,
ve ben onu görebilmiş olmakla 2008, s.235.
39